Staffordshire Bull Terrier ırkının genetik haritasında Bulldog ve Black and Tan Terrier ırklarının oldukça baskın şekilde varlığını devam ettirdiği tespit edilmiştir. Bu ırkın üzerinde en temel olumsuzlukların başında saldırmaya meyilli olması gelmektedir. Hatta melezleme aşamasında ortaya çıkan örneklerin bir kısmının dövüş köpeği olarak kullanıldığı biliniyor. Staffordshire ırkının son melezleme çalışmalarının ana hedefi ise daha insan canlısı bir tutumun benimsenmesi olmuştur.
Stephens Stock ırkı Amerika’ya Avrupa’dan gelen yerleşimciler tarafından geliştirilmiştir. Bilhassa Ohio Nehri kıyısında bu ırk yoğunluk gösterir. Irkın sahasına hakimiyeti sayesinde hem küçükbaş hem de büyükbaş hayvanların güdülmesi sırasında çok büyük kolaylık sağladığı görülüyor. Bu nedenle hala aktif olarak kullanılmaya devam ediyor.
Glen Of Imaal Terrier ırkının tilkilerin ve porsukların avlanması sırasında en sık tercih edilen ve sergilediği performanstan da oldukça memnun kalınan ırklardan biri olduğu görülmektedir. Bu ırkın başlangıç serüveninin özellikle Kraliçe Birinci Elizabeth’in Lowland Bölgesi’ndeki toprakları askerlerine dağıtması ile başladı. Bu toprakları sahiplenen askerlerin yanlarında İngiltere’ye özgü köpekleri götürmeleri ile macera başlamıştır. Yerel köpeklerin de ırkın oluşumuna büyük katkısı mevcuttur.
Greyhound ırkının Avrupa’da ele alınan sanat eserlerinde yaygın şekilde görülmesine rağmen bu ırkın genetik yapısının Mısır’dan bu yana devamlılığını sürdürdüğü bilinmektedir. Bilhassa diğer köpeklerden koku takip yeteneği ile ayrılması ve av köpeklerinin de büyük bir kısmının atası olarak bilinmesi dikkat çekmektedir. Mısır’da Firavunlar döneminde adeta gösterişin ve korkunun sembollerinden olmuşlardır.