Tyrolean Hound ırkının gelişim sürecinde Bloodhound ve Foxhound genetik etkisi çok yüksektir. Bu ırkın özellikle Roma İmparatorluğu döneminden bu yana varlığını sürdüren kadim ırklardan olduğu tespit edilmektedir. Özellikle dağlık arazilerde de varlık gösterebilecek dayanıklılıkta ve niteliktedir.
Hällefors Elkhound ırkının gelişmesinde Ludvika bölgesinin çok önemli yere sahip olduğu görülmektedir. Bu ırkın ortaya çıkışında geyik avlarında eşlikçi ihtiyacının doğmasının ana kıstaslardan olduğu anlaşılıyor. Bu ırkın korunması ve standartlarının belirlenmesi aşamasında Svenska Kennelklubben büyük çaba sarf etmeye devam emektedir. Birçok İskandinav ülkesinde de tanınmış ırklardandır.
Gończy Polski ırkının genetik haritasında St. Hubert av köpeklerinin çok büyük bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. İyi koku alma yeteneği ve oldukça yüksek efor sarf etme kabiliyeti ile Fransa ve İtalya’da bulunan v köpeklerinden bir adım ön plana çıktığı bilinmektedir. Ateşli silahların kullanımı sürecinde de sisteme adaptasyonunu sağlamıştır.
Hanover Hound Hannoverscher Schweißhund olarak da anılmaktadır. Bu ırkın Orta Çağ’dan bu yana varlığını aktif şekilde sürdürdüğü bilinmektedir. Irkın gelişim süreci içerisinde Liam tazısı olarak tanınan ırkın çok önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Ateşli silahların icadı sonrasında da av sürecine ayak uydurabilen nadir ırklardan biri olduğu bilinmektedir.