Leonberger ırkının geliştirilmesinde Heinrich Essig isminin katkıları oldukça büyük olmuştur. Irkın oluşturulması için çalışmalara 1880lerde başlanmıştır. Bu ırkın ismini yetiştiği Alman kasabasından aldığı bilinir. Irkın genetik haritasında St. Bernard’ın önemli bir yer tuttuğu tahmin edilmektedir. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’nın şiddetli etkisi ile ırkın bu süreç içerisinde zor dönemlerden geçtiği sayılarından dahi anlaşılıyor.
Greek Harehound Helen Tazısı olarak da anılan bu ırkın özellikle ataklık konusunda çok önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Bu ırkın farklı birçok coğrafyada görülüyor olmasının nedeni antik dönemlerde Yunanlılar ile yapılan deniz ticaretlerinden kaynaklanmaktadır. Bu ticaretler nedeni ile sadece bir bölgeye ait olmayan yayılım alanı çok daha geniş olan bir ırk haline gelmiştir.
Paleolitik Çağ’da varlık gösteren köpekler denildiği zaman akla ilk olarak gelen hususların başında Alaskan Malamute gelir. Soyunun kurt köpeklerine dayandığı bilinirken, uzun yüzyıllar boyunca evcilleştirmeye tabi tutulmuş ve sadakatinin bu çabalara bağlı olduğu düşünülmektedir. Inuit Halkı tarafından yaygın şekilde kullanılmıştır. Adeta geçmiş yüzyıllarda karada kullanılan yük gemileri benzetmesini hak edecek kadar güçlülerdir.
Himalayan Sheepdog ırkının en temel özelliği korumacılıktır. Sürülerin ya da yaşam alanlarının korunması sırasında aktif rol alan ırklar arasında yerini bulmaktadır. Tibet Mastiff ırkı ile yakın akrabalığı bulunmaktadır. Her iki ırkın da dayanıklılığı ile ön plana çıktığı bilinmektedir. Nepal, Keşmir gibi bölgelerde yaygın olarak bulunuyordu. Fakat türlerinin şuanda koruma altına alınmıştır.