East European Shepherd ırkının özellikle farklı koşullara gösterebildiği uyum sayesinde orduda görevlendirilen nadir köpeklerden biri olduğu düşünülmektedir. Bu ırkın oluşum süreci içerisinde Molosser ırkı ve yerel ırkların melezlenmelerinin büyük oranda önem arz ettiği düşünülmektedir. Irkın tanınması ve standartlarının koyulması SSCB döneminde yapılan Sinoloji çalışmaları sonrasında gerçekleşmiştir.
Campeiro Bulldog bilhassa kırsal tarlalarda varlığını sürdürmekte olan ırklar arasında kendini göstermektedir. Kırsal tarlalarda varlığını gösterirken aynı zamanda bölge hakimiyeti ile de ön plana çıkmaktadır. Avrupa’dan gelen göçmenlerin beraberinde getirdikleri Bulldoglara soyun dayandığı tespit edilmiştir.
Bull Terrier genetik soy geçişleri içerisinde İngiliz Terrier ile Bulldog melezlemesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Daha sonrasında 1900lü yıllarda melezleme aşamasına Staffordshire Bull Terrier de dahil edilmiştir. 1930lu yıllarda köpek standart kazanmış ve birçok kulüp tarafından da dikkate alınmış ve tanınmıştır.
Castro Laboreiro Dog ırkının genetik harita bakımından Rafeiro Alentejano ile benzerlik gösterdiği düşünülmektedir. Bu ırkın henüz tam olarak genetik haritası çıkarılmasa da uzun yıllardır insan hayatı ile iç içe oldukları bilinmektedir. Hayvanların korunması sırasında adeta sürünün muhafızlığını üstlenen köpek ırkları arasında yerini almıştır.