Kızıl renkli köpekler ve genetik haritaları incelendiği zaman yüzyıllardır nasıl bir değişim geçirdiklerine ilişkin fikir sahibi olmak kolaylaşmaktadır.
Köpeklerin genetik yapısı incelenirken kürkün bir fenotip özelliği olduğu bilinmektedir. Dış görünüm ile ilişkili olan unsurların fenotipin parçaları olduğu düşünülmektedir. Genetik özellikler analiz edilirken dominant ve resesif genler hakkında da bilgi sahibi olunması gerekmektedir. Dominant genler dış görünümde asıl etki sahibi olan genlerdir. Resesif genler ise heterozigot hayvanlarda baskı altında kalmaktadır. Resesif genler farklı gen çaprazlamaları sonucunda kendini ortaya koyabilir. Örneğin uzun yıllar boyunca kahverengi yavru veren bir ırkın kızıl yavru vermesinin resesif genin ön plana çıkması olarak yorumlanması lazımdır. Resesif genlerin tam olarak ne zaman kendini göstereceğine ilişkin net bir bilgi vermek mümkün olmayacaktır.
Kızıl renkli köpekler hakkında inceleme yapılırken temel olarak koyu renkli olan genetik unsurları eumelanin tarafından ortaya çıkarıldığı, kızıl renklerin ise Phaeomelanin tarafından ortaya çıkarıldığı tahmin edilmektedir. Bu renk genetik durumları ile alakalı incelemeler yapılırken ani gen değişikliklerin meydana gelebildiği fakat genel olarak çizginin uzun yıllardır aynı karakteristik üzerinden ilerlediği anlaşılmaktadır. Phaeomelanin etkisini sadece kürklerde görmek mümkündür. Bu etkinin burun ve gözlerde gözlemlenmesi mümkün olmayacaktır. Fakat eumelanin burun ve gözlerde de etki sahibidir.
Kızıl renkli köpekler hakkında inceleme yapılırken yüzlerinde bulunan maske detayları hakkında da bilgi sahibi olmalısınız. Genetik olarak yüzde bulunan renk detayları incelenirken E genetik birimine bakılmaktadır. Em geninin baskın olduğu köpeklerde yüz kısmında bir maske ifadesi koyu bir renk geçişi kendini göstermektedir. Bu renk geçişi karakteristik özelliklerdendir. Bir ırkın daha kırçıllı bir genotipe sahip olması durumunda ise K alt branşlarının kendini gösterir konumda olduğu da anlaşılmaktadır. Yapılan araştırmalara göre A genetik biriminin bulunduğu köpeklerde henüz görünür biçimde kırçılın ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır.
Kızıl renkli köpekler genetik bakımından incelendiği zaman gen haritalarında kızıl rengin belirlenmesinde ee geninin ön planda olduğu görülmektedir. Bu genetiği taşıyan ırkların genetiklerinde K ya da A bulundurmaları durumunda dahi herhangi bir şekilde koyu renk sergilemesi mümkün olmayacaktır. Kızıl renk denildiği zaman akla ilk olarak resesif ee geni gelmelidir. Ayrıca kızıl renkli köpeklerin genetik haritalarında burun renklerinin belirlenmesinde ise B ve D genetik unsurları mevcuttur. Köpeklerin genetik haritalarında yaşanan değişimlerin bir kısmının çevresel koşullara göre köpeklerin kendi bünyelerinin uyumlanma davranışı olarak tanımlamak mümkün iken, bazı değişimlerin de meydana gelen farklılıkların bir genetik hata ya da beklenmeyen bir gen oynaması olarak tanımlamak da mümkündür. Genetik değişimlerin tam olarak hangi unsurlardan kaynaklandığını listelemek bu nedenle her zaman mümkün olmamaktadır.
Kızıl renkli olan köpeklerin üzerinde beneklerinin olup olmadığı ya da kırçıllarının bulunup bulunmadığı da genetik haritada bulunan birimler üzerinden belirlenmektedir. Bu unsurların bir kısmının köpeklerin kamufle olabilmeleri için zaman içerisinde kürklerde meydana gelen eğişimler olduğu görülürken bazıları da farklı melezleme işlemleri sırasında tesadüfi olarak ortaya çıkmıştır. Örneğin bir ırk kapsamında k üzeri br alleli mevcut ise o ırkın tüy yapısının benekli olması beklenmektedir.
Kızıl renkli köpekler ve genetik yapıları üzerinde KB birimi hakkında da bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Bir ırkın genetik haritasında KB genetiği bulunuyor ise o haritada A genetik birimini tamamen görmezden gelmeniz de mümkündür. Genetik uyumlanma süreçleri içerisinde uzun zamandır resesif şekilde vücutta varlığını sürdüren unsurların herhangi bir doğum sonrasında kendini gösterebildiği bilinmektedir. Genetik olarak yaşanan bu farklılıkların temel kıstası devamlılığının olup olmadığıdır. Örneğin kızıl bir köpeğin yavrularından birinin siyah olmasının sürdürülebilirliği varsa ancak o zaman dikkate alınması mümkün olacaktır.
Kızıl renkli köpekler genetik yapı bakımından araştırmalara tabi tutulurken, aynı zamanda bu araştırmalara arkeolojik buluntular da dahil edilmektedir. Bu şekilde köpeklerin genetik yapılarında meydana gelen değişimlerin ne kadar süreye yayıldıklarına dair veri sahibi olmak çok daha kolay bir hal alacaktır. Yapılan araştırmalarda şuanda kürklerinde açık renkleri barındıran köpeklerin geçmiş yüzyıllarda kurtların ataları ile çiftleşerek gen melezlemesine sebebiyet verdiği düşünülmektedir. Bu çiftleşmenin her iki tarafının da muhatabı şuan varlığını sürdürmemektedir. Köpeklerin ataları ve kurtların ataları arasında yaşanan çiftleşmenin kürk yapısında açık renklerin ortaya çıkmasına neden olan oluşumun ilk adımlarına sebebiyet verdiği anlaşılıyor.
Köpeklerin genetik yapısı incelenirken kesinlikle aguti proteini hakkında da bilgi sahibi olunması gerekir. Köpeklerde açık renklerin ortaya çıkabilmesi için aguti proteininin genetik yapıda mevcut olması gerekmektedir. Bir köpekte açık renk tüy yapısının ortaysa çıkmasında bu protein grubunun neredeyse bir başlangıç ateşleme mekanizması olarak çalıştığı bilinmektedir. Aguti proteininin baskın olmadığı durumlarda eumelanin baskın çıkmaktadır.
Yapılan araştırmalarda aguti proteininin baskın olduğu ve gen belirlemede ön planda olduğu durumlarda ise kesinlikle açık renkli kürk hakimiyetini sürdürecektir. Eumelanin kapsamında aslına bakılırsa 2 temel sonuç mevcuttur. Bu sonuçların biri koyu kahverengi ve siyaha çalan yapı olurken, bir diğer rengin de kızıl sonuç verdiği anlaşılmaktadır. Eumelanin baskın olan köpeklerin kürk renkleri genelde koyu olmaktadır. Tabi ki üzerinde bulunacak olan desenlerin ya da kırçılın belirlenmesinde farklı gen gruplarına göz atılması önerilmektedir.
Genetik kapsamında en yaygın olan unsurların başında B gelmektedir. Bu genetik unsur TYRP1 olarak da tanımlanmaktadır. Bu genetik unsur ile alakalı olarak yapılan incelemelerde genelde kürk kısmı koyu renk olurken gözlerde ise açık kahverengi kendini göstermektedir. Genetik yapının gözlerde ve kürkte farklılaşarak ortaya çıktığı bir kere daha görülmektedir. Genetik harita bakımından daha açık renkler incelendiği zaman MITF yapısının baskın olduğu anlaşılmaktadır. Köpeklerin sadece tüy yapıları değil aynı zamanda deri yapılarının ve renklerinin de genetik belirleyicilik konusunda detaylı bir incelemeye tabi tutulması lazımdır.
MITF genetik yapısının köpeklerde bulunan tüm beyaz desenleri anlatmak için yeterli olmadığını ve bu konuda araştırmaların devam ettiğini belirtmek gerekir. Genetik söz konusu olduğu zaman genellemelerden bahsedebilmek için dataların çok kapsamlı bir biçimde toplanması ve kıyaslamalara tabi tutulması gerekmektedir. Bu alanda yer alan veri kirliliği de göz önünde bulundurulduğunda kıyaslamalar yapmanın ne derece zor olduğu bir kere daha anlaşılıyor.
Köpek cinslerinin genetik yapısı üzerinde bir dönem oldukça yoğun şekilde yapılmış olan kasti melezlemelerin çok büyük etki sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin bir sağlık sorunu olan köpeğin bu sağlık sorununun ilerleyen genetik haritaya aktarılmaması için farklı ırklar ile melezlemeler yapılmaktadır. Bu melezlemelerin ana amacı köpeklerin genetik yapısının güçlendirilmesinin sağlanmasıdır. Yapılan melezlemeler ile alakalı olarak ortaya çıkan sonuçların bazı sürprizleri de beraberinde getirdiği görülmektedir. Örneğin kürk kalitesi için yapılan melezlemelerde kürk renginde hedefe ulaşılsa dahi melezlemenin asabiyet gibi beklenmeyen huy geçişlerine de neden olabildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle yapılan kasti melezlemelerin her zaman matematiksel bir formülü olmadığını da eklemek gerekiyor.
Gen çalışmalarına başlangıçta katkı yaptığı düşünülse de ilerleyen aşamalarda anlaşıldığı üzere olumsuz etkileri fark edilen ticari testlerin büyük oranda yanıltıcı etki gösterdiği de fark edilmektedir. Bilimsel olarak yapılan çalışmalarda data olarak kullanıldığı zaman genetik üzerinde yapılan ticari testlerin büyük yanıltıcılık oranlarının ön planda olması dikkat çekmektedir. Son senelerde bilimsel çalışmalar yapılırken mevcut literatür bilgilerinin her aşamada kontrollerden geçirilerek ele alınıyor olması da bundan kaynaklanır.
Ortaya çıkan dataların anlamlandırılması için en temelde yardımı olan yardımcı branşların başında kesinlikle arkeolojik buluntular kendini göstermektedir. Arkeolojik buluntularda elde edilen DNA verileri ile mevcut DNA verileri kıyaslanarak sonuca varılmaktadır. Özellikle hangi baskın genetik yapının hangi yüzyılda oluştuğu, o bölgelerde melezleme adımlarının hangi ırklar üzerinden gerçekleşebileceği gibi hususların tamamen incelenmesi sonuçların daha net bir hale gelmesini mümkün kılmaktadır.
Köpeklerin çiftleşme aşamalarının genetik durum üzerinde çok büyük bir etkisi bulunmaktadır. Bu konuda haritalama çalışmaları da yapılmaktadır. Hangi renk hayvan ile hangi rengin bir araya gelmesi sonucunda genel olarak nasıl bir kürk renginin ortaya çıktığına dair genellemeleri içeren ve oldukça zengin data arşivine sahip olan seçeneklerden yana tercihinizi kullanmanıza şans verilmektedir. Köpeklerin çiftleşme süreçleri ve melezleme çalışmalarında sağlık sorunları kadar kürk renginin de ana tartışma konularından biri olduğu bilinmektedir. Bu nedenle yapılan melezlemelerde bu haritalama çalışmalarının çok büyük önem arz ettiği anlaşılmaktadır. Oluşturulan diyagramların çiftleştirme çalışmalarına yön verdiği anlaşılıyor.
Köpekler yüzyıllardır insanlar ile bir arada yaşamasına rağmen hala genetik yapılarının sırları net olarak çözülebilmiş değildir. Genetik biliminde rastgeleliğin en temel kıstaslardan biri olduğu anlaşılmaktadır. Köpeklerde meydana gelen sorunlar ile alakalı olarak zaman kaybetmeden sürecin devam ettirilmesi için çalışmalara hız verilmiştir.
Genetik yapının en önemli parçası olan kürkün oluşumunda genetik yapı ile alakalı değişimler ve tesadüfi sonuçların ortaya çıkması kadar, köpeklerde yaşanan hastalıkların da kürk yapısında sorunları beraberinde getirebildiği ve ani değişimler ortaya çıkabildiği görülmektedir. Tüm bu değişkenlere göre köpeklerin kürk renkleri değişim arz edecektir. Genetik çalışmaların sonuçlarının ortaya koyulmasının bu derece zor olmasının nedeni ciddi manada tesadüfiliğin ön planda bulunmasıdır. Çalışmalar hali hazırda devamlılığını sürdürmektedir.