Kahverengi arşivleri - Köpek Cinsleri | Köpek Cinsleri Fiyatları

Kahverengi

Home » Kahverengi
Köpek Cinsleri:
YAVRU
Evcil Hayvan
* Can dostunu bulacağın yer burası olabilir.
4.8/5
Bilgilendirme
Russian Tsvetnaya Bolonka

1950’lerde Ruslar evde bakılacak güzel bir cins üretmek için çaba sarf ettiler ve Bolonka ortaya çıktı! Bu dekoratif ırkı üretmek için pek çok hayvan çiftleştirildi ve sonuç mükemmel oldu. İlk atası Tin Tin adında bir lapdog. Tin Tin küçük ırklarla çiftleşti. Bu nedenle Rus renkli Lapdog’u da denen bir cinstir.
Köpek Cinsleri:
YAVRU
Evcil Hayvan
* Can dostunu bulacağın yer burası olabilir.
4.3/5
Bilgilendirme
Avustralya Teriyeri

Avustralya Teriyeri ırkının Rough Coated Terrier ırkı ile aynı gen haritasına sahip olduğu bilinmektedir. Avrupalı yerleşimcilerin Avustralya’da sayılarının artması ile beraber kendi isteklerine ve ihtiyaçlarına uygun ve bilhassa dayanıklı bir köpek ırkına ihtiyaç duydukları görülmüştür. Mevcut Avustralya ırkları ile melezlenen Terrier ırkı sonucunda ortaya çıkmıştır. Bilhassa hava koşullarına dayanıklılığı ve cesareti sebebi ile sıklıkla tercih edilmektedir.
Köpek Cinsleri:
YAVRU
Evcil Hayvan
* Can dostunu bulacağın yer burası olabilir.
4.3/5
Bilgilendirme
Cavalier King Charles Spaniel

Cavalier King Charles Spaniel özellikle İngiltere ile özdeşleşmiş olan sembol köpekler arasında kendini göstermektedir. 1700lerden bu yana kraliyet ailesinin ayrılmaz parçalarından biri olmuştur. Bilhassa 2. Charles’ın bu köpeklere olan düşkünlüğü ve farklı kraliyet ailelerine bu ırkın hediye olarak gönderilmesi de ilginç detaylar arasındadır.
Köpek Cinsleri:
YAVRU
Evcil Hayvan
* Can dostunu bulacağın yer burası olabilir.
4.3/5
Bilgilendirme
Australian Silky Terrier

Australian Silky Terrier ırkının kökenlerinin Silky Yorkshire ve Australian Terrier olduğu bilinmektedir. Bu iki ırkın gen melezlemesi ile ortaya çıkmış olan sevilen ırklardandır. Irkın Avustralya kıtasında nasıl varlık gösterdiği incelendiği zaman bu kıtaya gelen İngiliz plantasyon sahiplerinin yetiştirme girişimleri ile varlıklarını kuvvetlendirdikleri anlaşılmaktadır. Terrier grubu köpekler ile kıyaslandığı zaman ortalama beden ölçüleri ile dikkat çekmektedir.

Kahverengi köpekler ve tüy genetik özelliklerini yakından tanıyarak özellikle hayvanınızın karakter özelliklerine dair net veriler elde edebilirsiniz!

Genetik geçiş ve tüylerin rengi arasındaki ilişkiyi incelemek adeta gerçek zamanlı olarak genetik bilimi hakkında somut örnekler görme konusunda katkı sağlıyor. Kürklerin farklı renklerde olması ile alakalı olarak özellikle türe özgü sağlamış olduğu katkıların ve zaman zamanda türlerde meydana gelen rahatsızlıkların temel unsurlar olarak karşımıza çıktığı bilinmektedir. Bu aşamada bazı temel kavramlara hakim olmanız gerekir. Genotip bunlardan bir tanesidir. Genotip allel genlerin bir araya gelmesi ile oluşturulan sistemdir. Fenotip ise kişilerin genetik haritalarının kendi bedensel özellikleri üzerinde gözle görülür bir şekilde yaşanan değişimlerdir. Kürk de göz rengi de bu kapsamda değerlendirilmektedir. Köpeklerin kürk özellikleri ele alınırken ve kahverengi kürk özellikleri derlenirken de fenotipten istifade edilmektedir.

Kahverengi köpekler kapsamında inceleme yaparken dominant ve resesif genler hakkında da veri sahibi olunması gerekir. Bu aşamada dominant genler ön planda iken resesif olan genler baskı altındadır. Heterozigot olan hayvanlarda resesif genlerin gizli konumda olduğu yapılan araştırmalarda fark edilmektedir. Baskın olan renk kahverengi olsa da resesif genlerin de baskı altında da olsa varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Genetik yolculuk konusunda köpeklerin özellikle en temel yol göstericilerden biri olduğu açık şekilde anlaşılıyor. Yüzyıllardan bu yana insanlar ile bir arada yaşayabilen bu ırkın genetik geçişleri hakkında bilgi sahibi olmak yıllar içerisinde genetik yapılanmanın ne derece değişime uğradığına dair ipuçları sunuyor.

Kahverengi köpekler ve siyah köpeklerin gen haritaları incelendiği zaman bu köpeklerin kahverengi tüylerinin genelde eumelanin adı verilen madde nedeni ile bu renge büründüğü düşünülmektedir. Sadece tüm kürkü kahverengi olan köpeklerde değil aynı zamanda beyaz üzerine ya da krem rengi üzerine kahverengi lekeleri olan köpeklerde de bu kahverengi kısımların ortaya çıkmasında eumelanin maddesinin varlığı yol gösterici olmaktadır. Her rengin ortaya çıkışı esnasında baskın olan bir gen ve madde mevcuttur.

Köpeklerin genel karakter özelliklerine ilişkin bilgi sahibi olabilmesi için bu tür değişkenlere dair veri sahibi olunması önerilmektedir. Bir hücre yapısında eumelanin (ömelanin) salgılanmasının fenotip üzerinde değişimler ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Göz renginde de aynı durum geçerliliğini korumaktadır. Bu noktada her rengin içeriğinde seyrelmiş de olsa farklı renklerin varlık gösterdiği anlaşılmaktadır. Örneğin mavi rengin içerisinde seyrelmiş bir şekilde siyah bulunurken amber rengi içerisinde seyrelmiş şekilde kahverengi bulunmaktadır.

Kahverengi Köpekler

Kahverengi köpekler incelenirken yüzde yer alan tüy detayları üzerinde de tabi ki genetiğin çok büyük bir etkisi olduğu açıktır. E allel genleri aynı zamanda MC1R olarak da tanımlanmaktadır. Bu genler kapsamında bulunan alt değişkenlere göre köpeklerin yüzlerinde yer alan kürk renk detaylarında farklılık kendini gösterecektir.

  • Em bu aşamada en dominant olan genlerdendir. E allel genleri arasında sergilemiş olduğu bu baskınlık dikkat çekicidir. Em eninin baskın olduğu köpeklerde yüzde koyu renkli maske benzeri bir görsel olacaktır.
  • Maske olarak nitelendirilmesinin nedeni ağız yapısını içine alan bir koyu renkliliğin mevcut olmasıdır. Köpeklerin en tanımlayıcı özellikleri arasında sayılmaktadır.
  • Hayvanlarda mevcut olan bu maske kısmının ne kadar görünür olduğunun belirlenmesi kısmında ise A ve K genetik birimleri büyük önem arz eder.

Kahverengi köpekler eğer kürk yapısı bakımından kırçıllı ise bu köpeklerin genetik haritasında A allelinin genelde bulunmadığı tespit edilmiştir. Şuana kadar yapılan genetik haritalamalarda kırçıllı olan hayvanlarda k geni mevcutken diğer köpeklerde yaygın olarak bulunan a genetik biriminin mevcut olmadığı da tespit edilmiştir.

Kahverengi köpekler ve baskın olan allel genleri hakkında yapılan incelemelerde bu köpeklerin genetik yapısında kızıl rengin resesif olarak yer aldığı görülmektedir. Resesif olarak görülen bu genetik kapsamında tüylerin içerisinde az da olsa bu yansımaları görmek mümkündür. Aynı mavi tonlarında olan köpeklerde çekinik de olsa siyahın yer alması gibi değerlendirilebilir.

Köpeklerde meydana gelen beden desenlerinin geçmiş yüzyıllarda yaşanan sürekli tekrar eden yaşam koşulları olabileceği gibi bazı durumlarda da bedensel olarak geçirilmiş olan bir hastalığın da genetik üzerinde olumsuz etkisi olabileceği bilinmektedir. Genetik üzerinde olumsuz etki sahibi olan unsurların şuanda bazı köpeklerin kürkleri nedeni ile popüler olmasını sağlayabiliyor. Bu duruma bir örnek daha vermek gerekirse bedensel özellikleri nedeni ile cücelik hastalığı ile doğan köpeklerin şuanda kısa ve daha kompakt olmaları nedeni ile tercih edilmeleri de aynı şekilde değerlendirilebilir. Yüzyıllar önce bir hastalık olarak ortaya çıkmış olan bazı köpek kürk desenlerinin şuanda bu ırkların popülerlik kazanmasına yardımcı olduğu da açıktır.

Köpeklerin kürk genetik yapılarında ortaya koyulan araştırmalarda açık renkli olan tüylerin özellikle bundan yüzyıllar önce kurtlar ile köpeklerin çiftleşmesi sonrasında ortaya çıkan genetik bir çeşitlilik olduğu düşünülmektedir. Bu konu hakkında tabi ki farklı teoriler de mevcuttur. Fakat yapılan son çalışmalarında güçlenen önermelerin başında kesinlikle açık renkli tüy detaylarına sahip olan ırkların ataları arasında kurtların da yer aldığına ilişkin hususlar ön plana çıkmıştır. Bu noktada mevcut köpeklerin gene haritaları çıkartılırken aynı zamanda fosillerden elde edilen genetik dokular ile de kıyaslamalar yapılmaktadır. Bu şekilde benzerlik ve farklılıklar hakkında detaylı şekilde bilgi sahibi olma şansını yakalamış olacaksınız. Bir diğer deyiş ile köpeklerin şuan mevcut olmayan ataları ile kurtların yok olmuş akrabalarının bundan yüzyıllar önce çiftleşerek gen melezlemelerine sebebiyet vermiş olmalarıdır.

Kahverengi üzerinde bulunan beyaz detayların ise bundan oldukça uzun yıllar önce genetik yapıda meydana gelen bir varyant nedeni ile ortaya çıkmış olduğu savunulmaktadır. Bu durumun genetik geçiş olmadan resesif olan bir genin ani bir kombinasyon ile ortaya çıkmış olmasının en yaygın tahminler arasında yer aldığı vurgulanmaktadır. Bir genetik haritada koyu renklerin ortaya çıkmasında liderlik eden gen eumelanin olarak tanımlanırken daha açık olan renklerin ortaya çıkmasında rol sahibi olan genin ise feomelanin olduğu bilinmektedir.

Bu gen haritası içerisinde ırklar arasında geçişin kendini en net şekilde göstermiş olduğu hayvanların başında köpekler gelmektedir. Köpeklere dair hem günümüzde DNA analizleri yapılabilecek örneklerin oldukça fazla sayıda olması hem de geçmişte hakim olan genetik yapıyı anlamlandırmak için buluntuların mevcut olması bu alanda çalışma yapan kişilerin elini güçlendirmek için en temel hususlardandır.

Kahverengi üzerinde açık renk desenleri olan ırkların ortaya çıkma sürecinde ise Aguti proteininin adeta ana şartel gibi rol oynadığı bilinmektedir. Bu açık renkteki desenlerin meydana gelmesi için Aguti şartelinin kesinlikle aktif bulunması gerekiyor. Bir hayvanda eğer Agutşi sinyal proteini bulunmuyorsa o köpeğin kürkünde açık renkli desenlerin oluşması ya da kürklün tamamen açık renkli olması mümkün değildir. Aguti yokluğu sırasında baskın olan unsur ise eumelanin oluyor. Bu şekilde kahverengi ağırlıklı ya da siyah ağırlıklı ırklar ortaya çıkmaya başlıyor.

Kahverengi ve siyah ırkların yaygın olarak görülmesinin nedeni ise Aguti protein üretim durumunun her köpek cinslerinde mevcut olmaması ve eumelanine göre oldukça çekinik durumda olmasıdır. Her genetik faktör üzerinde bir düzenleyici varyant mevcuttur. Kürk renginde de açık rengin ortaya çıkmasında düzenleyici olan asıl unsurun Aguti proteini olduğu uzun süren çalışmalar sonrasında ortaya çıkarılmıştır.

Köpeklerin yüzyıllar boyunca yaşamış oldukları değişim sonrasında erişmiş oldukları görünümün doğada ihtiyaç duyduğu unsurlar ile yakından alakalı olduğu bilinmektedir. Ayrıca iklimin ve bitki örtüsünün de köpeklerin ırkı üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Köpeklerin tüy yapılarının değişimi hakkında önemli belirleyicilerden bir diğeri de kesinlikle özel olarak yapılan melezleme çalışmaları olmuştur. Örneğin kürkü ile alakalı sorun yaşayan bir ırkın bu özelliğinin düzeltilmesi için özel melezleme işlemleri yapılmaktadır. Bu melezleme işlemlerinin köpeklerin şuan farklı onlarca türünde ana faktör olduğu görülmektedir.

Köpeklerde yaşanan bu sorunlar ile alakalı olarak sorun meydana gelmesi de olasıdır. Örneğin bir amaç doğrultusunda yapılan melezlemenin kürk kalitesini artırırken bir diğer taraftan köpeğin diğer genetik özellikleri üzerinde yıkıcı bir yapıya sahip olabildiği anlaşılmaktadır. Genetik üzerinde yapılan oynamaların ne kadar büyük bilinmezliğe sahip olduğu ve her zaman tahmin edilen sonucun ortaya koyulmasının mümkün olmadığı da bir kere daha anlaşılmaktadır. Kürk genetik yapısının yüzyıllar içerisinde meydana gelen değişimi ne kadar farklı faktörlere bağlı olduğu bir kere daha anlaşılmaktadır. Sadece Aguti proteini üzerinde meydana gelen en ufak bir dalgalanma ve bu dalgalanmanın sürekli hale gelmesi durumunda karakteristik olduğu düşünülen ırk renklerinde dahi değişimin meydana gelebildiği ön görülmektedir.

Köpek genetik yapısı ile alakalı yapılan en temel hataların başında bazı ticari testlerin bir dönem çok popüler olması gelir. Bu ticari testlerde elde edilen genetik unsurların büyük oranda zarar verici olduğu, ortaya atılan bilgilerdeki yanlışlıkların ilerleyen çalışmalar için yanlış yönlendirici olduğu tespit edilmektedir. Köpeklerin son senelerde konu olduğu genetik çalışmalarda ise bilimsel bakış açısının ön planda olduğu anlaşılıyor. Ticari genetik çalışmalar neticesinde ortaya çıkan sonuçların büyük bir kısmının spekülatif olması da bundan kaynaklanmaktadır. Son senelerde özellikle kürk yapısı ile alakalı yapılan bilimsel çalışmaların arkeolojik buluntular ile destekleniyor olması sonuçların antik dönem ile bağlantılı olmasını daha geniş bir süreci kapsayacak şekilde yorumların ortaya koyulmasını sağlıyor.