Dutch Smoushond ırkının ortaya çıkma sürecinde özellikle Schnauzer etkisinin bariz olduğu düşünülmektedir. Bilhassa o dönemde yaygın olarak görülen sıçanların avlanması konusunda atik yapısı ile beklenmedik bir performans sergilemektedir. Bu ırkın bilhassa İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük yara aldığı ve varlığının da ciddi şekilde tehlikeye girdiği anlaşılmaktadır.
Amerika’nın Yeni Dünya olarak düşünüldüğü ve oldukça geniş bir üretim alanının oluşturulduğu dönemlerde; Kıta Avrupası’ndan getirilerek Yeni Dünya’da yeniden şekillendirilen hususların başında gelmektedir. Rakun avının Amerika’da en temel geçim kaynaklarından ve zenginleşme araçlarından biri olduğu düşünüldüğü zaman Amerikan Su Spanyel ırkının geliştirilmesine neden bu kadar önem verildiği bir kere daha görülmektedir.
Havanese ırkının Barbichon ile akrabalığı olduğu düşünülmektedir. Özellikle Avrupa’dan gelen küçük köpek ırkları ile yerli köpeklerin melezlenmesi sonucunda ortaya çıkan ırklardan biri olduğu düşünülmektedir. Irkın 1950li yıllarda Küba’da yaşanan iç karışıklıklar nedeni ile büyük sorunlar ile karşılaştığı ve yok olma sorunu ile sınandığı görülmektedir.
Jack Russell Terrier 1800lerde yaygın olarak kullanılan ve popülerliği ile de dikkat çeken ırklardandır. Bu ırkın üretilmesinde özellikle Rahip John Russell isminin büyük bir önem sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Hızı ve çevikliği ile 1900lerde de tilki avcısı olarak karşımıza çıktığı biliniyor. Yaygın şekilde bilinen bir ırk olmasına rağmen ırk olarak ayrıca onaylanmasının ve standartlarının belirlenmesinin 1990lara dayanmaktadır.