Spanish Water Dog özellikle çok farklı alanlarda göstermiş olduğu üstün performans ile fark yaratmaktadır. Hem su kenarlarında hem de çayırlarda verilen sorumluluğu yerine getirmektedir. Bu ırkın İspanya’ya Afrika’dan geldiği düşünülmektedir. Afrika’dan gelen numune örnekler ile İspanya’nın yerel köpekleri ile melezlenmeler yaşanmıştır.
New Guinea Singing Dog ırkının tırmanma kabiliyetinin çok yüksek olması ve zorlu arazilerde dahi sorunsuz bir biçimde varlık gösterebilmesi dikkat çeken hususlar arasında yer alıyor. Bu ırkın tarihi yapısı incelendiği zaman bulunan arkeolojik kalıntıların ortalama 6000 yıl öncesine dayandığı anlaşılmaktadır. Irkın korunması için bölgede çalışmalar sürdürülmektedir.
Keeshond ırkının genetik haritasına hangi hayvanların katkı yaptığı henüz net olarak ortaya koyulamamıştır. Irkın özellikle Spitz ırkı ile yakından bağlantısı olduğu düşünülmektedir. Akrabalık durumu sadece bununla sınırlı değildir. Aynı zamanda Pomeranian ile de genetik bağı olduğu düşünülmektedir. 1700lerden bu yana insanlar ile yoldaşlık yapan ve sevilen ırklardandır.
French Bulldog ırkının gen haritası kapsamında özellikle Bulldog ve Mastiff ırklarının etki sahibi olduğu düşünülmektedir. Her iki ırkın da ön planda olan özelliklerinden dayanıklılığın bu ırkta da kendini net şekilde gösterdiği anlaşılmaktadır. Özellikle Paris’te en sevilen şehir hayatına da ayak uydurabilen ırklardan biri olarak anıldığı bilinmektedir. Resmedildiği eserlere bakıldığı zaman kadınların en temel eşlikçilerinden biri olduğu anlaşılıyor.