Cesky Terrier ırkının Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’ndan bu yana severek beslendiği ve varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. Köpek uzun yıllardır varlığını sürdürse de ırkın standart bir hale gelmesi için Frantisek Horak tarafından başlatılan geliştirme ve yetiştirme çalışmalarının çok büyük önem arz ettiği bilinmektedir. Dünya Savaşı ve Devrim sürecinde olumsuz etkilendiği dönemler de olmuştur.
Portuguese Water Dog ırkının sadece balık avlarında değil aynı zamanda kıyı ile alakalı birçok işte severek çalıştığı görülmektedir. Portekiz kıyılarının hem coğrafi durumuna hem de iklim durumuna oldukça yatkın olması genel verimliliği büyük ölçüde artıran hususlar arasındadır. Bu ırkın en sık kullanıldığı alanların başlında kıyı ve gemi arasında haber taşımasıdır. Tam da bu nedenle gerekli eğitimler verilerek onlarca yıldır insanlar ile çok yakın ilişkiler kurmuştur.
New Guinea Singing Dog ırkının tırmanma kabiliyetinin çok yüksek olması ve zorlu arazilerde dahi sorunsuz bir biçimde varlık gösterebilmesi dikkat çeken hususlar arasında yer alıyor. Bu ırkın tarihi yapısı incelendiği zaman bulunan arkeolojik kalıntıların ortalama 6000 yıl öncesine dayandığı anlaşılmaktadır. Irkın korunması için bölgede çalışmalar sürdürülmektedir.
Artois Hound ortalama 500 yıldır yaygın şekilde varlığını sürdüren ırklar arasında yerini almaktadır. Bloodhound ırkının bir devamı niteliğindedir. 1600 ve 1700lü yıllarda avcılığın aristokratlar arasında oldukça yaygın şekil alması ile bilinirliği artsa da 1900li yıllarda ırkın zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Bilhassa Birinci ve İkinci Dünya Savaşı döneminde bu ırkın hem sayı hem de gen havuzu bakımından büyük yaralar aldığı bilinmektedir.