Dutch Smoushond ırkının ortaya çıkma sürecinde özellikle Schnauzer etkisinin bariz olduğu düşünülmektedir. Bilhassa o dönemde yaygın olarak görülen sıçanların avlanması konusunda atik yapısı ile beklenmedik bir performans sergilemektedir. Bu ırkın bilhassa İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük yara aldığı ve varlığının da ciddi şekilde tehlikeye girdiği anlaşılmaktadır.
Löwchen ırkının ortaya çıkış süreci hakkında Almanların, Fransızların ve Rusların hak iddiasında bulunduğu anlaşılıyor. Bu ırk aynı zamanda Le Petit Chien Lion olarak anılıyor. 1400lerden bu yana varlığını devam ettiren bu ırkın özellikle kadınlar arasında sevilen köpek ırkları arasında değerlendirildiği görülüyor. Bazı teoriler bu ırkın kaynağının Rusya olduğunu iddia ederken bir kısmı da Tibet’ten kaynaklandığını iddia etmektedir. Konu hakkında henüz net bir karar mevcut değildir.
Tibetan Terrier ırkının varlık alanının Tibet Manastırları olduğunu söylemek gerekir. Bu manastırların koruyucu köpekleri olarak yüzyıllardır insanlar ile iç içe bir yaşantıya devam etmektedir. Bu ırkın Avrupa’ya gelişinde ise Dr. Agnes Greig en temel öncülerden biri olmuştur. Bu ırkın Tiberan Spaniel ile de akrabalığı olduğu düşünülüyor.
Ecuadorian Hairless Dog ırkının Saint Elena Yarımadası temelli bir ırk olduğu düşünülmektedir. Bu bölgede genel olarak tuz madenlerinin yer aldığı ve aynı zamanda kuraklığın hakim olduğu bir iklim yapısının mevcut olduğu görülmektedir. Zorlu koşullara ayak uydurabilen ve varlığını sürdürebilen ırklardan biri olduğu düşünülmektedir. Xolo ırkı ile Peru’da hakim olan tüysüz köpek ırklarının bir melezi olarak ortaya çıkmıştır. Irkın standartları belirlenmiş olsa da henüz resmi bir kulüp tarafından onaylanmamıştır.