Menşei Türkiye olan köpekler her anlamda dünyanın en sadık ırkları arasında bulunmasının yanı sıra özellikle sahip oldukları güzellerinden ötürü birçok Türk’ün en yakın dostu olmasını bilmiştir.
Türkiye, Anadolu coğrafyası üzerinde ve 1923 yılında kurulmuş olan bir devlettir. Ancak bilinen tarihi, Anadolu’da binlerce yıl öncesine kadar dayanır. Orta Asya’dan gelen Türk boylarının, Malazgirt Savaşı ile Bizans’ı mağlup etmesi, bu coğrafyayı onlara yurt yapmıştır. Türklerin bilinen tarihi ise yaklaşık 5000 yıl öncesine kadar dayanır. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç büyük devleti Anadolu sınırları içinde kuran Türklerin son devleti ise 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Anadolu, Türklerin Orta Asya’dan sonra yeni ve ikinci vatanıdır. Birçok kişiye göre dünyanın merkezi olarak kabul edilir. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlamasının yanı sıra 3 tarafı denizlerle çevrilidir. Geçiş güzergahları üzerinde bulunmasından ötürü binlerce yıl boyunca değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmasını bilmiştir. Türklerin köpeklere olan ilgisi ise Anadolu’dan öncesine yani Orta Asya’ya kadar uzanır. Birçok değişik Türk destanında köpeklerden bahsedilmesi bunun en güzel kanıtlarından birisidir.
Anadolu Türklerin en son yurdudur ve burada yer alan köpek kalıntılarına baktığımızda bundan tam 12 bin yıl öncesine kadar gitmek şarttır. Çünkü bu döneme dair bulunan köpek iskeletleri, neredeyse bu hayvanın evcilleştirilmesiyle yaşıttır. Bu da Türkiye sınırları içinde köpeklerin ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu oldukça net olarak bize gösterir.
Türkler için hayvanlar her zaman kutsal olmuştur. Bunların arasında tabi ki kurt, milli bir figür olmasından ötürü öne çıkar. Kurtların ve köpeklerin akrabalığı söz konusu olduğundan aynı durum mevcut hayvanlar için de geçerlidir. Anadolu coğrafyası içinde köpeklere karşı her zaman saygı duyulmuştur. Türü ne olursa olsun değişik işler için kullanılmışlardır.
Bu anlamda Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’daki köpeklerin tarihine de bakmak gerekiyor. Birçok araştırma ve kanıt ise bunun Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden yani 1453 yılından sonra olduğunu gösteriyor. İşte bu tarihin ardından İstanbul ilk defa köpekler ile tanışmıştır. Taşrada ise bu durum binlerce yıl öncesine kadar uzanır. Osmanlı Türk ordularının içinde yer alan köpekler İstanbul’a işte bu tarihte giriş yapmış ve hemen sonrasında bu kent dokusunun ayrılmayan bir parçası haline gelmiştir.
Türkler başta İstanbul olmak üzere burada yaşayan köpeklerin hayatlarını devam ettirebilmesi için hem yiyecekler hem de suları onların yakınına bırakmışlardır. Hatta bunlar adına inşa edilmiş olan küçük evler, Türklerdeki köpek sevgisinin ne kadar büyük olduğunu net olarak bizlere gösteriyor. Hatta Anadolu’ya gelen birçok gezgin bu gördükleri karşısında şaşırmış ve bunu da eserlerine taşımışlardır.
Menşei Türkiye olan köpekler Anadolu’dan önce yani Türkler henüz Orta Asya’da iken de kutsaldılar. Birçok İslam öncesi Türk destanında bunun güzel örnekleri söz konusudur. Örneğin meşhur Dede Korkut hikayelerinde baş kahramanın en yakınında her zaman cesur, dayanıklı, sadık, zeki ve eğitimli bir köpeğin olduğunu okuduğumuzda net olarak görmekteyiz.
Göçebe yaşam tarzının getirmiş olduğu farklı tehlikelere açık olma durumundan ötürü köpekler Türklerin en yakın dostlarından birisi olmasını başarmıştır. İşte bu binlerce yıllık gelenek günümüzde de halen devam etmektedir. Osmanlı Devleti dönemine ait olan birçok minyatür ve resimde köpekler resmedilmiştir. Eski Türk mezar taşlarında köpek figürlerinin söz konusu olması ise hiçbir şekilde şaşırtıcı değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün köpek sevgisinden bahsetmek kesinlikle çok büyük bir önem arz eder. Atatürk’ün 3 tane köpeği vardı. Bunlar ise Alp ve Alber isimleriyle dikkat çekerken sonuncusunun adı ise Fox’tu.
Menşei Türkiye olan köpekler tarih boyunca Türkler tarafından çok değişik amaçlar için ve başarılı bir biçimde kullanılmışlardır. Bunların çok büyük bir kısmının da artık bir gelenek haline gelmesinden ötürü günümüzde de devam etmesi oldukça normal bir durumdur.
Türkler, yerleşik hayata geçmeden önce göçebe bir millet olarak hayatlarını sürdürmüşlerdir. Anadolu’ya gelinmesinin ardından şehirleşme başlasa bile özellikle Yörük adı verilen göçebe Türkler eski alışkanlıklarını sürdürmüşlerdir. Çünkü hayvancılık, yaylak ve kışlak hayatı onların kültürünün bir parçası olarak kabul edilir. Bundan dolayı sürülerin korunması, çobanların tek başına hayvanları otlatmaması ve olası kurt saldırılarına önlem alınması köpeklerin bu anlamda kullanıldığını net olarak gösterir.
Avcılık, Türklerin en eski geleneklerinden birisidir. Orta Asya’ya kadar uzanır. Anadolu’da ise hem normal halk hem de Osmanlı padişahları tarafından devam ettirilmiştir. İşte bu etkinlik sırasında köpekler çok büyük bir rol üstlenmişlerdir. Hatta Osmanlı dönemi minyatürlerinde padişahların avları sırasında çok sayıda köpeğin olduğunu görmekteyiz.
Menşei Türkiye olan köpekler denildiğinde elbette dünya çapında ün yapan, çok bilinen ve sahip oldukları özellikleri ile dikkat çeken birçok değişik ırk karşımıza çıkar. Bunların arasında Akbaş, Kangal, Türk Tazısı, Aksaray Malaklısı, Çatalburun, Kars Çoban, Karabaş köpek cinsleri öne çıkar. Günümüzde bu özel ırkların farklı alanlarda kullanıldığını söylemek lazım. Hem sahiplerine sadık olmaları hem de değişik iklim koşullarına karşılık gösterdikleri dayanıklılık dikkat çekicidir.
Menşei Türkiye olan köpekler dünyanın birçok yerinde ilgi toplamasından ötürü bunların nasıl yayılmış olduğuna bakmak gerekiyor. Göçler ve savaşlar bu anlamda öne çıkar. Anadolu her zaman değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Burada birçok büyük savaş olmuştur. Aynı zamanda değişik göç hareketleri yaşandığından işte bu sayede köpekler Anadolu’dan dünyanın farklı yerlerine yayılmasını bilmiştir. Bunun yanı sıra bazı türlerin yayılması ise ihracat ile gerçekleştirilmiştir.
Menşei Türkiye olan köpekler günümüzde değişik amaçlar için ve oldukça başarılı bir şekilde kullanırlar. Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma ve Polis Teşkilatı, AFAD, İtfaiye birimleri ve daha birçok değişik kurumun özel olarak yetiştirmiş olduğu birçok değişik köpek söz konusudur. Bunlar görevlilerin işlerini her zaman kolaylaştırmasından ötürü dikkat çekerler.
Özellikle kırsal bölgelerde halen devam eden koyun otlatma, hayvancılık gibi nedenlerin sonrasında değişik özelliklere sahip olan köpekler başta çobanların olmak üzere birçok insanın gerçek dostu haline gelmiştir. Genellikle bunun için Türkiye’ye özel bir ırk olan Kangal köpekleri kullanılır.
Bunun yanı sıra eski bir Türk geleneği olan avcılık devam ettiğinden bazı köpek türlerinin işte bunun için tercih edildiğini görmekteyiz. Elbette bu anlamda karşımıza hemen Türk tazısı çıkar. Sahip olduğu üstün yeteneklerden ötürü değişik birçok beklentiyi en sonuna kadar karşılarlar.
Evlerin, iş yerlerinin, fabrikaların korunması tabi ki her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de mühimdir. Bu da özel ırkların tercih edilmesi demektir. Köpek her zaman bu anlamda caydırıcı bir güç olmasını bilmiştir. Elbette rehber olarak bilinen hayvanların da Türk kültürü içinde büyük bir öneme sahip olduğunu unutmamak lazım. Hem engelli hem de hasta olan insanların ayrılmaz dostları olmuşlardır. Türkiye’de birçok insan ise şehirlerde yaşamalarına rağmen köpekleri evlerinde beslenirler. İşte bu en eski Türk geleneklerinden birisidir. Bunun haricinde sevimli dostlar zaman zaman çocukların ve yaşlıların değişik sorunlarının giderilmesinde de terapi niyetine kullanılır.