Menşei Mısır olan köpekler, geçmişi tarih öncesi dönemlere kadar uzanan hayvanlar olarak dikkat çekerken, bu ırklar birçok farklı işlerde kullanılmıştır ve günümüzde de bu özelliklerini devam ettirirler.
Kuzey Afrika ülkelerinden birisi olan Mısır, dünya tarihinin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan bir coğrafyadır. Milattan önce 3100 yılına kadar giden zengin geçmişiyle bilinir. Hiyeroglif yazısı başta olmak üzere birçok yeniliğin doğduğu yer olan Mısır, aynı zamanda bu ülkeye özgü olan köpekleriyle de dikkat çeker. Detaylar ve fazlası yazımızda.
Mısır denildiği zaman birçok kişinin aklına Mısır Piramitleri ve dolayısıyla Firavunlar gelir. Bunun bilinen tarihi ise Milattan Önce 3100 yılıdır. Bu dönemde üst ve alt bölgelerin birleşmesiyle oluşan Eski Mısır, binlerce yıl boyunca hüküm sürmüştür. Tarih boyunca Pers, Yunan, Roma ve Arap istilasına uğrayan bu kadım coğrafya, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi ile Türk topraklarına katılmıştır. Daha sonra İngilizler tarafından işgal edilen ülke, 1952 senesinde bağımsızlığını kazanmıştır.
Menşei Mısır olan köpekler eski tarihlerde kutsal olarak görülmüş ve bundan dolayı birçok Mısır tanrısı, köpek başlı olarak tasvir edilmiştir. Kökeni bu coğrafyaya dayanan Baladi sokak köpeği, Firavun tazısı, her ne kadar adı İbiza olsa da kökeni Mısır’a dayanan İbiza Tazısı, Basenji ve Arapça’da asil anlamına gelen Saluki bulunur.
Mısır kökenli olan köpeklerin tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak hanedanlık öncesinden beri köpeklerin insanlarla çok iyi dost olduklarını rahatlıkla söylemek lazım. Eski Mısır Köpekleri, Nil havzasında evcilleştirilmeye başlanmıştır. Burada yaşayan insanlar, fazla etlerini bu hayvanlarla paylaşmış ve aynı zamanda onların resimlerini kayalara kazımışlardır. Zaten birçok duvar resminde, mezarda, yazıtta bunlara rastlamak mümkündür.
Menşei Mısır olan köpekler ile alakalı olarak bunların cinsine dair tam olarak bilgi almak, özellikle tarihi kalıntılara bakıldığında çok zordur. Çünkü Eski Mısır’da köpekler, havlayan ve çok havlamayan olarak ikiye ayrılıyordu. Bundan ötürü arkeolojik bulgularda bu hayvanların ırklarına dair detaylar söz konusu değildir.
Eski Mısır’da köpeklerin izinsiz bir şekilde öldürülmesi durumunda çok ağır cezalar uygulanıyordu. Eğer köpek tasmalıysa ve sahibi varsa, verilecek cezanın şiddeti de artıyordu. Bir köpeğin bu dönemde ölmesi, herhangi bir aile bireyinin ölmesi kadar önemliydi. İnsanlar hayvanlarının ardından uzun bir süre yas tutar ve bunun bir göstergesi olarak da kaşlarını tıraş ederlerdi.
Menşei Mısır olan köpekler, bu dönemde isimleri ile çağrılırdı. Hatta isimlerinin özel bir biçimde tasmalarına yazılmış olduğunu arkeolojik kazılar bize net olarak gösteriyor. Rölyef, stel, fresk ve deri tasmalar üzerinde hayvanların adlarının yanı sıra renk tanımları ve sevgi ifadeleri de söz konusuydu. Kuzey Rüzgarı, İyi Çoban, Sağlıklı bunların örneklerin arasında bulunur.
Şüphesiz ki Firavunların da kendilerine ait köpekleri vardı. Genel olarak koruma amacıyla kullanılırlardı. Bunların en popüler olanı ise Abutiu veya Abuwtiyuw adıyla bilinen köpekti. Bu hayvan milattan önce 2280 yıllarında ölmesinden sonra firavunun vermiş olduğu emir doğrultusunda Giza Nekropolü içine ihtişamlı bir tören ile defnedilmiştir.
Bir köpeğin ölmesinin ardından onun yaşadığı dönem süresince edinmiş olduğu rolün, diğer dünyada da devam edeceğine inanılırdı. İşte bundan dolayı birçok insan menşei Mısır olan köpekler için mumyalama tekniğini kullanmışlardı. Özenli bir biçimde dekore edilmiş tabutların içinde gömülen köpeklere büyük değer verilmiştir.
Birçok değişik mezar tasvirinde bu köpekler değişik şekillerde tasvir edilmişlerdir. Örneğin av sahneleri bunların arasında en çok öne çıkanların başında gelir. Tabi ki bundan farklı olarak sahiplerinin yanında, sandalye altında otururken çizilmiş olan köpekleri de eklemek gerekiyor. Buna göre özellikle yapılmış genetik çalışmalar ve arkeolojik buluntuların sonrasında birçok Mısır Piramit’i içinde ve çevresinde köpek tasvirlerine rastlanmıştır.
Köpeklerin kullanım alanı eski Mısır’da çeşitlilik arz ederken hem koruma hem de avcılık bunların arasında öne çıkar. Değişik sürülerin korunması, avlanma sırasında yardım alınması söz konusudur. Bu konuda hayvanlar beklentileri sonuna kadar karşılamasını bilmişlerdir.
Zararlı hayvanların engellenmesi ve ayrıca hastalıklıların önlenmesi de köpeklerin görevleri arasında dikkat çekerdi. Bunun için her evin çevresinde, o haneye ait olan bir köpek bulunurdu. Bu sayede haşere ve benzeri zararlıların eve girmesi söz konusu bile olamazdı. Kemirgenlere karşı da köpeklerin başarılı bir savunma yaptıklarını tarihi buluntular bize gösteriyor.
Köpekler Eski Mısır döneminde dini anlamda kutsal varlıklar olarak kabul edilirdi. Örneğin birçok tanrı köpek başıyla tasvir edilmiştir. Ritüellere de köpeklerin dahil olması bu hayvanların o tarihlerde ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu net şekilde gösteriyor.
Tabi ki son olarak semavi anlamda da kullanıldığını unutmamak gerekiyor. Çünkü köpekler bu tarihlerde bazı metinlerden anladığımız üzere değişik anlamlara sahiptiler. Örneğin Sirius, yani Sothis, köpek yıldızı olarak bilinirdi. Eski Mısır takvimine göre Nil Nehri’nin taşma zamanı işte bu yıldız tarafından haber verilirdi.
Mısır’da köpeklerin tarihi ve kutsal rolünü anlatırken, birçok eski Mısır tanrısının da köpek şeklinde betimlendiğini görmekteyiz. Anubis bunların arasında ilk sırada geliyor. Mumyalama ve ölülerin bekçisi olarak kabul edilirdi. Aynı zamanda ölen kişilerin ruhları Anubis tarafından korunurdu. Siyah köpek başlı bir insan şeklinde resmedilmiştir.
Wepwawet ise savaş tanrısıydı. Gri renkli bir köpek başı olarak tasvir edilen bu kutsal varlık hem yol gösterici hem de savaş tanrısı olarak biliniyordu. Hem seyahat edenler hem de savaşacaklar için bir koruyucuydu. Bundan dolayı birçok arkeolojik kazıda karşımıza çıkması şaşırtıcı değildi.
Son olarak Opet’ten bahsetmek gerekirse bunun doğurganlık ve bereket tanrıçası olduğunu görmekteyiz. Diğerlerini aksine dişiydi. Doğal döngüler, tarımla alakası söz konusuydu. Bundan dolayı büyük bir öneme sahiptir.
Mısır kökenli olan köpeklerin daha farklı ülkelere götürülmesi ise oldukça eski bir durum olarak dikkat çeker. Örneğin Makedonya Kralı İskender, büyük Mısır seferi sonrasında buradan birçok köpeği ülkesine götürmüştür. Saluki bunların arasında her zaman öne çıkmasının yanı sıra büyük bir değer gördüğünü de ekleyelim.
İbiza tazısı, Mısır’dan çıkarılan bir diğer köpek cinsleridir. Eski Fenikelilerin Mısır’da rastladıkları ve İspanya’ya götürdükleri bu köpek türü günümüzde halen popülerliğini korur ve oldukça da değerlidir. Yine Fenikelilerin Avrupa’ya taşıdığı Firavun tazısı ise günümüzde Malta’da çok yoğun bir biçimde yetiştirilir.
Menşei Mısır olan köpekler günümüzde halen büyük bir ilgi görmesinin yanı sıra birçok Mısırlı tarafından beslenir. Ancak eski dönemlere göre bunu yapan insan sayısının son derece az olduğunu görmekteyiz. Bunun temel nedeni ise hem dini hem de kültürel bazı parametrelerdir.
İslam dini, hayvanlara çok büyük bir önem verir ve hayvanlara eziyet edilmesini yasaklar. Köpek de elbette bunların arasında bulunur. Ancak bir köpeğin ev içinde beslenmesi dini anlamda kabul edilmez. Bundan dolayı Mısır’da şehirlerde, apartmanlarda köpek beslemek çok yaygın bir davranış değildir. Fakat müstakil evlerde, kırsalda, köylerde birçok insanın köpeği vardır. Aynı zamanda hem Mısır Ordusu hem de Mısır polisi tarafından görev gereği kullanılan köpekler dikkat çeker.