Dutch Smoushond ırkının ortaya çıkma sürecinde özellikle Schnauzer etkisinin bariz olduğu düşünülmektedir. Bilhassa o dönemde yaygın olarak görülen sıçanların avlanması konusunda atik yapısı ile beklenmedik bir performans sergilemektedir. Bu ırkın bilhassa İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük yara aldığı ve varlığının da ciddi şekilde tehlikeye girdiği anlaşılmaktadır.
Minyatür Bull Terrier ırkının hassas bir melezleme süreci sonrasında geliştirildiği görülüyor. Bulldog ırkı ile İngiliz Terrier ırkının birleştirilmesi ile ortaya çıkarılmış olan seçkin ırklar arasında yerini almaktadır. Irkın şehirler ve kırsal yaşamlar için oldukça tehlikeli yaratıklar olan farelerin yakalanması sırasında çevik vücut hatları ile çok yüksek bir performans sergiledikleri anlaşılıyor. Uzun melezleme çalışmaları sonucunda günümüzdeki halini almıştır.
Plummer Terrier Birleşik Krallık’ın en bilinen ve adından sıklıkla söz ettiren işçi grubu köpekleri arasında yerini almaktadır. Irkın genel olarak Jack Russel Terrier ile yakın genetik ilişki içerisinde olduğu net olarak bilinmektedir. Ayrıca genetik haritasında Fell Terrier ile de yakın bir bağlantılarının olduğu görülmektedir. Bu ırkın ilk örneklerinin günümüzde yer alan ırk örneklerinden daha küçük boyutta olduğu bilinmektedir.
Ratonero Murciano ırkının genetik özelliklerinde Kartaca’dan başlayarak Roma’ya kadar uzanan geniş bir morfolojik haritanın kendini gösterdiği anlaşılıyor. Bu ırkın atikliği ve farklı ortamlara uyum sağlama yeteneğinin de sahip olduğu genetik arka plan ile yakından ilişkili olduğu görülmektedir. 1700lerden itibaren bu ırk Hendek Köpeği olarak adlandırılmaya başlamıştır.