Polish Lowland Sheepdog ırkının geçmişi Hunların Avrupa’yı istilasına kadar dayandığı düşünülmektedir. Bu ırkın oluşma sürecinde Avrupa ırkları ile Hunların beraberlerinde getirmiş oldukları köpeklerin süreç içerisinde çok önemli bir yere sahip oldukları anlaşılıyor. Bekçi köpekliğinden çoban köpekliğine kadar birçok alanda başarılı olabilen ırklardandır. Gen haritasında hem Asya’nın hem de Avrupa’nın etkisini görmek mümkündür.
Patagonian Sheepdog özellikle bir çoban köpeğine duyulan ihtiyacın neticesinde 1800ler ve 1900lerde yaygın şekilde çaba sarf edilen çaprazlama çalışmalarında büyük bir katkı sağlamış durumdadır. Arjantin’de bulunan Chubut Vadisi temelli olarak ortaya çıkan ve varlığını sürdüren, insan hayatı ile de etkileşim ağı oldukça yüksek konumda olan ırklar arasında yerini almaktadır. Irkın özellikle bölgeye Avrupalılar tarafından getirilmiş olan çalışma performansı yüksek olan köpeklerden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Picardy Spaniel ırkının English Setter ırkı ile yakından genetik ilişkileri olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda Gordon Setter ırkı ile de bağlantıları mevcuttur. Fransa’da yaygın olarak kullanılan bu ırkın bilhassa av sürecinde en sık tercih edilen köpeklerden biri olduğu anlaşılmaktadır. Koku takip konusunda harikalar yaratan bu ırkın hem bireysel olarak hem de farklı hayvanlar ile iş birliği içerisinde av sürecine katkı sağlaması mümkündür.
Peruvian Hairless Dog kadim köpek ırkları arasında yerini alır. Bu ırkların özellikle antik İnka medeniyeti döneminde varlıklarını sürdürdükleri düşünülmektedir. Konuya kanıt olarak sunulabilecek birçok farklı arkeolojik buluntu üzerinde de bu ırkın resimleri mevcuttur. Peru’nun Avrupalılar tarafından işgal edilmesinin sonrasında; bu ırkın Batı’dan gelen köpekler ile çiftleştirilmesi sonucunda boyut bakımından farklılık arz eden alt cinsler tespit edilmiştir.