Amerika’nın Yeni Dünya olarak düşünüldüğü ve oldukça geniş bir üretim alanının oluşturulduğu dönemlerde; Kıta Avrupası’ndan getirilerek Yeni Dünya’da yeniden şekillendirilen hususların başında gelmektedir. Rakun avının Amerika’da en temel geçim kaynaklarından ve zenginleşme araçlarından biri olduğu düşünüldüğü zaman Amerikan Su Spanyel ırkının geliştirilmesine neden bu kadar önem verildiği bir kere daha görülmektedir.
Airedale Terrier İngiltere’de özellikle Sanayi Devrimi dönemine damgasını vurmuş olan ırklar arasında yer alır. Birinci Dünya Savaşı sırasında da İngiltere Ordusu’nda yer alan ve özellikle gözcülük konusunda harikalar yaratan ırklardandır. Genetiği üzerinde iyileştirmeler ve bilhassa koku duyusunun gelişmesi için Otterhound gibi farklı ırklar ile çaprazlanmıştır. Amerika’da da bilinen bu ırk o bölgede genelde av sırasında kullanılmaktadır.
Artois Hound ortalama 500 yıldır yaygın şekilde varlığını sürdüren ırklar arasında yerini almaktadır. Bloodhound ırkının bir devamı niteliğindedir. 1600 ve 1700lü yıllarda avcılığın aristokratlar arasında oldukça yaygın şekil alması ile bilinirliği artsa da 1900li yıllarda ırkın zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Bilhassa Birinci ve İkinci Dünya Savaşı döneminde bu ırkın hem sayı hem de gen havuzu bakımından büyük yaralar aldığı bilinmektedir.
Alopekis Pro Helenistik dönem denildiği zaman akıllara gelen ilk ırklardan biri olmaktadır. Teselya Bölgesi’nde bulunan Paleolitik Dönem kalıntılarına bakıldığı zaman Alopekis izlerine yaygın şekilde rastlanmaktadır. Alopekis kelimesinin etimolojik kökenine bakıldığı zaman Küçük ve Tilkiye Benzer anlamlarının ortaya çıktığı görülür. Bu türün Tüysüz Anadolu Köpeği gibi bazı alt ırklarının maalesef ki yok olduğu bilinmektedir.